Marmara Öncü Haber

Cumhuriyetimizin ilk Başbakanı ,ikinci Cumhurbaşkanı ve Partimizin Genel Başkanı İSMET İNÖNÜ’nün ve Devrim Şehidi Kubilay’ın aramızdan ayrılışlarının yıl dönümünde CHP Bandırma İlçe Başkanlığı Basın AÇIKLAMASI

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Cumhuriyetimizin ilk Başbakanı ,ikinci Cumhurbaşkanı ve Partimizin Genel Başkanı İSMET İNÖNÜ’nün ve Devrim Şehidi Kubilay’ın aramızdan ayrılışlarının yıl dönümünde CHP Bandırma İlçe Başkanlığı Basın AÇIKLAMASI
25 Aralık 2024 - 10:12
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Yüce önder Atatürk’ün dava ve silah arkadaşı, Kurtuluş savaşımızda Batı cephesi Komutanı olan ve Yunan ordusunun yenilmesinde eşsiz hizmetleri bulunan, Mondros Müzakeresinin başarılı diplomatı, Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda ve tam bağımsızlığının gerçekleşmesi yönünde ilerlemesinin mimarlarından, izlediği harika siyaset sonucunda Türkiye’nin 2’nci Dünya Savaşına girmesini önlemesi ile ülkemizin çok partili demokrasiye geçirilmesinde büyük hizmetleri olan ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’yü ölüm yıl dönümünde saygıyla ve minnetle anıyoruz.
Şu kısacık zamanda koca bir ömrü vatana hizmete adamış ve hiçbir fedakarlıktan geri durmamış İsmet İnönü’nün tüm faaliyetlerine değinmemiz imkansız olsa da bir kaç mihenk taşına değinmeyi görev bilirim.
Sakarya Meydan Muharebesi hazırlıklarında iken “4 yaşında oğlunun ölüm haberini aldığı halde” evladını defnetmek için Malatya’ya gitmek yerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanına yani Sakarya’ya giden İsmet İnönü, Atatürk’ün “ İsmet burada ne işin var, senin Malatya’da olman gerekirdi “ sorusuna verdiği “PAŞAM ÖNCE VATAN” cevabıyla, Vatanı ve milleti uğruna oğluna veda edememeyi, cenazesine gidemeyeyi göze alan bir asker ve devlet adamıdır.
10 Kasım 1938 ‘de M. K. Atatürk’ün ölümünden sonra, Atatürk’ün düşüncesini devam ettirmek ve onun hedeflediği devrimleri tamamlamak görevi, İsmet İnönü’nün omuzlarına, bütün ağırlığıyla oturmuştur. Askerlik hayatına 32 yılın ardından veda eden İnönü için toplumu siyasi ve politik olarak ayakta tutmak zorunda olduğu yepyeni bir cephe açılmıştır.
En başta kahraman bir asker ve bir siyaset adamı olarak izlediği siyaset ve strateji ile Türkiye’yi 2’nci dünya savaşına sokmayıp ülkemizi büyük bir ekonomik ve sosyal felaketten korumuştur. Bu savaştan kaçınması nedeniyle kendisine “sen bizi aç ve yoksul bıraktın” anlamında eleştiri de bulunan vatandaşa “ama ben seni babasız bırakmadım” cevabı veren Merhum İsmet İnönü, yalnızca bu cevabı ile dahi Yüce önder Atatürk’ün söylediği “Savaş zaruri olmadıkça bir cinayettir“ deyişini ne kadar hassasiyetle benimsediğini ispatlamıştır.
Şevket Süreyya Aydemir 3 ciltlik “ İkinci Adam “ eserinde “ bizim tarihimiz, halk çocuklarının tarihidir. Atatürk halk çocuğuydu. İkinci adam İsmet İnönü’de “ ifadesini kullanmıştır.
İşte tam olarak bu samimiyetle, vatanı namus gören halk çocuklarının omuzlarında yükselen Cumhuriyetimiz’in eşsiz kahramanlarından değerli komutan ve devlet adamı İsmet İnönü’yü anmak ve gelecek nesillere hakikatleri ile anlatmak boynumuzun borcudur.
1. ve 2. İnönü Meydan Muharebelerinin Muzaffer Komutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dava ve silah arkadaşı İsmet İnönü, İstiklal Savaşının kazanılmasında, Cumhuriyet’in Kurulmasında, Türkiye’nin modern bir ülke olarak gelişip güçlenmesinde ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda ilerlemesinde büyük katkılar sağlamıştır. 2. Cumhurbaşkanı ve Malatya Milletvekili İsmet İnönü’yü ebediyete intikalinin yıldönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz.
Müsaadenizle, İsmet İnönü’nün “bu memlekette namuslular en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memleket için kurtuluş yoktur.” sözüne atıfta bulunarak bir kahramanı daha anmak isterim ki, o Kahraman geçtiğimiz günlerde andığımız Asteğmen Kubilay’dır.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte laik düzen ve modern dünya görüşü doğrultusunda gerçekleştirilen devrim hareketleri, bağnaz kesimleri rahatsız etmiş, halifeliğin kaldırılması, medreselerin, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması, öğretimin birleştirilmesi ve Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi gibi değişiklikler, eski düzeni savunan ve ilk fırsatta ona dönülmesini arzulayan yobaz çevreleri huzursuzlandırmıştır.
Nakşibendi Tarikatının lideri olan Şey Esat’ın, en güvendiği adamlarından Laz İbrahim’i Manisa yöresine baş halife olarak ataması ile yörede hareketlenme başlamış, Nakşibendiler delikanlılık çağındaki gençleri, esnaf ve çırakları etkilemeye çalışmış, Özellikle ekonomik sıkıntılar nedeniyle geçinemeyn gençlerin tarikata girmeleri halinde büyük desteklere sahip olacakları fikri aşılanıp, tarikata girenlere paralar dağıtılmıştır.
İslamiyetin en tutucu tarikatlarından birisi olan Nakşibendi, Şeyh Sait Ayaklanması’nda da etkili olmuş ve Şeyh Esat’ın, Şeyh Sait ile ilişkisi olduğu anlaşılmıştır.
Manisa’da, kendisini “Mehdi” ilan eden Giritli Mehmet, “din elden gidiyor” söylemiyle harekete geçmiş, 23 Aralık 1930 sabahı Menemen’e gelip silahlı olarak girdiği camide, sabah namazına gelmiş yaşlı vatandaşlara kendisini Mehdi olarak tanıtmış ve dini korumaya geldiğini, 70 bin kişilik halife ordusunun da yakında gelip kendisiyle birleşeceğini öne sürmüş, camideki yeşil bayrağı alıp meydana çıkarak, “öğleye kadar bu bayrağın altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceği” tehdidini savurmuştur.
Merakla toplanan halka bir yandan şeriat çağrıları yapılırken bir yandan da Şapka giyenlerin kâfir olduğu, yakında yine fes giyileceği gibi zırvalarla halkın ilgisini çekmeye çalışan sözde mesih kısa sürede 100 kişiye kadar ulaşmıştır.
Halkın kolluğa haber vermesi üzerine 3. Bölük Komutanı İzmirli Hüseyin oğlu yedek subay Asteğmen Kubilay bir müfreze ile olay yerine gönderilmiş, Alay Komutanlığı’ndan verilen görev üzerine, kışladan çıkarken silahını bile almayan ve emrindeki erlerde ise sadece manevra mermileri bulunan Kubilay, süratle olay yerine geldiği gibi korkusuzca ve yalnız başına isyancıların yanına gitmiş ve Derviş Mehmet’in yakasından tutarak sert bir sesle hemen silahlarını bırakıp teslim olmalarını istemiştir.
Asteğmen Kubilay’ı silahsız yakalayan bu iflah olmaz yobazlar, önce onu yaralamış, akabinde savunmasız halde iken canlı canlı başını gövdesinden ayırmış, Bununla da yetinmeyip, Kubilay’ın kanını avuçlarıyla içmiş ve kesik başını bir iple sancağın direğine bağlayarak Menemen’i dolaşmışlardır.
Silah sesini duyurarak olaya müdahale etmek isteyenler yalnızca genç mahalle
bekçileri Hasan ve Şevki Bey olmuştur. İsyancılarla Bekçilerin çatışmasında isyancılardan birisi öldürülmüş, fakat iki bekçi de isyancılar tarafından şehit edilmişlerdir.
Şehitlerimizin anısına Cumhuriyet gazetesinin girişimiyle bir anıt yaptırılmış, anıtın ön yüzüne “Atatürk’ün gençliğe seslenişi; İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.” yazıları ile Devrim şehitleri Kubilay, Bekçi Hasan ile Şevki Beylerin adları yazmaktadır.

Atamızın da yol gösterdiği üzere, İnanacağız, dövüşeceğiz, gerekirse öleceğiz ancak bıraktıkları emanetin bekçisi olmaktan bir gün vazgeçmeyeceğiz. Mustafa Kemallerin, İsmet İnönü'lerin, Asteğmen Kubilayların bize bıraktığı Cumhuriyet'ten, laik hukuk devletinden son günümüze kadar vazgeçmeyeceğiz. Namussuzun cesaretine yenilmeyeceğiz. 

 Türkiye Cumhuriyeti'nin 2. Cumhurbaşkanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dava ve silah arkadaşı İsmet İnönü'yü ve Devrim Şehidimiz Asteğmen Kubilay'ı saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

dorokolomontodurunkibelekşisoryollaki tamaharoşi mikoloji fataaamilrok vilork morokarşzorfali porraki şıllitorriki pulliji filletulpu lullu